1- Sözlük olarak:
"Ayıp, noksan ve afetlerden uzak olmak, kurtulmak, emniyet ve güvende olmak” anlamlanndaki “selâm” ve “selâmet” ile “anlaşmak ve banşmak” anlamındaki “silin ” kökünden gelen “tslâm ” kavramı, mastar olarak sözlükte; “itaat etmek, boyun eğmek, teslim olmak, teslim etmek, ısmarlamak, selam akdi yapmak, barışmak, sulh yapmak ve müslüman olmak”; isim olarak, “Allah’ın peygamberleri vasıtasıyla insanlara gönderdiği, ilkeleri ve içeriği vahiy ile belirlenen, tevhıd esasına dayalı hak din” anlamındadır.
2- Kuran'daki anlamı;
Islâm ve müslüman kavramlarını iyi anlayabilmek için kök anlamlarının bilinmesi gerekir. “Sim” kökünden Kur’ân’da farklı anlamlarda bir çok kelime kullanılmıştır.
* Silin ve selin kelimeleri, barış,
* Selem kelimesi, barış ve teslim olmak,
* Salim kelimesi, sağlam olmak,
* Selleme kelimesi; sağlam olmak kurtarmak teslim etmek, teslim olmak ve esenlik dilemek,
* Selâm kelimesi; selam, Islâm, esenlik, banş, huzur, cennet, güven, ayıp ve noksanlıklardan salim olan, zulümden selamette olan ve selamet veren, Allah’ın ismi,
* Selîm kelimesi, müslüman,
* Esleme kelimesi; teslim olmak, teslim etmek, ihlaslı, samimi ve müslüman olmak,
* Islâm kelimesi; müslüman olmak,
Anlamlarında kullanılmıştır. Islâm kelimesi aynı zamanda hak dinin adıdır. Görüldüğü üzere tslûın kavramının kök anlamı; barış, esenlik, huzur, ayıp ve noksanlar
dan beri olma, teslimiyet ve ihlas manalarında odaklanmaktadır.
3- Din Olarak islam;
Yukarıda beyan ettiğimiz gibi Islâm, Âdem peygamberden itibaren Allah tarafından gönderilen ve peygamberler tarafından insanlara tebliğ edilen tevhid esasına dayalı hak dinin adıdır. "Allah katında din ancak Islâm’dır" (3/19)* ayeti bu gerçeğin ifadesidir.
Yahudiler Üzeyir peygambere, Hıristi- yanlar Isa peygambere Allah’ın oğlu demek (9/30) suretiyle tevhid inancından sapmışlardır. Bu sebeple yüce Allah, İbrahim (a.) için; "İbrahim ne Yahudi ne de Hıristiyan idi, fakat o Allah’t birleyen (hanîf) bir müslüman idi, müşriklerden değildi” demiştir (3/67).
İslâm’ın; evlenme, boşanma, sosyal ilişkiler, cezalar, helal-haram ve ibadetler ile ilgili ilkelerinde peygamberlerden peygamberlere bazı farklılıklar olsa da inanç esaslarında bir değişiklik olmamıştır. Hz. Muhammed (a.s)’ın ve Kur’an’ın gönderilmesiyle Islâm kemale ermiş ve son şeklini almıştır. "...Bu gün size dininizi ikmal ettim, sız.e nimetimi tamamladım, din olarak Islâm’dan razı oldum” (5/3) âyeti bu gerçeği ifade etmektedir.
Son şeklini alan ve kemale erdirilen Islâm’dan başka hak din artık söz konusu değildir. “Kim İslâm ’dan başka bir din ararsa bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecektir... ” (5/85) âyeti bunan delilidir.
Islâm; tevhid esasına dayanır, imanda ve ibadette Allah’a ortak koşulmasını şiddetle reddeder, insan vasıtasız olarak Allah’a ibadet edebilir, O’ndan af dileyebilir, yardım isteyebilir ve dua edebilir.
Islâm’ın ana hedefi, canın, malın, akim, ırzın ve dinin korunmasıdır, kısaca insandır, insanın mutluluğudur. Islâm’ın emir ve yasaklan da bu amaca yöneliktir. Canı korumak için; intihar, yaralama, cana kıyma, zehirli yiyecek ve içecekler; aklı korumak için; alkollü içkiler, sıvı ve katı uyuşturucular; ırzı korumak için; zina ve her türlü fuhuş; malı korumak için; hırsızlık, gasp, yankesicilik, aldatma, hile ve benzeri kötülükler yasaklanmıştır. Dini korumak için namaz, oruç, hac, zekat, zikir, dua ve nefisle mücadele, şirk, küfür ve nifaktan uzak durma gibi görevler farz kılınmıştır.
İslâm; Allah’a, nefsine, ailesine, diğer insanlara, canlılara ve çevreye kaşı görevlerinde insana yol gösterir. Dolayısıyla Islâm; insanın inanç, ibadet, evlenme, boşanma, yeme, içme, giyinme, konuşma, yürüme, okuma, düşünme, temizlik, yardımlaşma, şahitlik, hakimlik, işleri ehline verme ve istişare ile yapma... gibi adlî, İdarî, hukukî, ahlâkî, ticârî, İlmî, fikrî, itıkâdî, amelî ve sosyal bütün alanlarla ilgili genel kurallar içerir.
Adalet, dürüstlük, erdemli davranış, işleri ehline verme, şûra, din ve vicdan, çalışma ve ticaret, mülk edinme ve seyahat özgürlüğü, mesken masuniyeti, insan haklan- na saygı, toplumda iyilikleri hakim kılma, kötülüklerle mücadele, banş, birlik ve kardeşlik İslâm’ın temel ilkeleridir.
İslâmî görevlerin, genel olarak iki boyutu vardır. Biri inanma, diğeri, uygulamadır. Kur’an’da bu husus, “iman ve salih amel” olarak ifade edilmiştir.
Hz. Muhammed Efendimiz islami şu şekilde özetlemiştir: “islam beş şey üzerine bina edilmiştir. (Bunlar) Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklık etmek, namaz, kılmak, z.ekat vermek, hac yapmak ve Ramazan orucu tutmaktır” hadisi de yukarıdaki Islâm kavramının tarifiyle örtüşmektedir.
İslâm’ın ana hedefi, canın, malın, akim, ırzın ve dinin korunmasıdır. Kısaca insandır, insanın mutluluğudur. Islâm’ın emir ve yasakları da bu amaca yöneliktir.
İslâm; Allah’a, nefsine, ailesine, diğer insanlara, canlılara ve çevreye karşı görevlerinde insana yol gösterir.
Sonuç olarak Cenabı Mevlâ; "Kim de İslam dışında bir din ararsa ondan kabul edilmez. Ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur." 3/Âl-i İmran 85 buyurmaktadır. Biz kullara düşen önce islami anlamak, sonra yaşamak sonra gelecek nesillere aktarmaktır. Sizde islami sohbet alanında hizmet veren sitemize gelerek bilgilerini paylaşabilir karşılıklı istişare ve değerlendirmelerde bulunabilirsiniz.
Gayret bizden olsun, Tevfik Allah'tandır. Vesselam..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder